Son bir yılda neler öğrendim?

Emre Can Kartal
5 min readOct 29, 2020

--

Bundan yaklaşık üç yıl öncesine kadar kültürel çalışmalar üzerine akademik bir kariyer planlıyordum. Üniversitenin son yılında hayatımın gidişatının akademik kariyerin yükünü çekemeyecek kadar kırılgan olduğunu düşündüm ve öncesinde edindiğim tecrübeler ile yeni yollara girdim. Bu yolların bir kısmına zaten aşinaydım, yenileriyse diğerlerine bağlayıp öğrenmeye gayret ettim. O yüzden yeni öğrendiklerim ve kendimi geliştirdiğim alanlar arasındaki farkı göz etmeden bunu yazıyorum. Buradaki başlıklar sadece iş üzerine olacak, bunu da belirteyim. 🖖

Biraz daha detaylı halini anlatacağım ama özeti nedir diyenler için Türkçe İngilizce düşünmeden başlıkları şuraya bakıyorum: Ahrefs, SEMRush, Google Analytics, Google Search Console, Google Tag Manager, Facebook Ads, Google Ads, Taboola ve olmazsa olmaz başlıklarımız affiliate marketing, influencer marketing, community management.

Girizgah

13 yaşımdan beri internet üzerinden yazılar yazarak, basit olsa da sosyal medya hesapları yöneterek harçlığımı çıkarıyordum. Üniversite döneminde de bu işi biraz daha ileri taşımıştım. Espor üzerine bir internet sitesi denedik, sonrasında Türkiye’nin epey tanınan markalarından birinin oyun tarafında içerik ekibinde yer aldım derken, espor tarafında içime sinen bir proje olan Playerbros’un içeriklerini koordine etmeye başladım. Yaklaşık iki yıl süren bu deneyimin ardından, üniversite bittikten sonra mevcut işimden ayrılıp ne olacağını tam kestiremediğim bir hayata geçiş yaptım.

Şu an ne yapıyorum?

Hayatımın yeni dönemine geçeli -şu söze gerçekten garip bakıyorum ama buraya tam uyuyor; her şey iç içe ve muğlak, dönemden döneme keskin geçişler yok diye düşünüyorum- birçok şey öğrendim. Bir yılı biraz aşkın süredir Mobidictum’da yer alıyorum. Burada mobil oyunlar üzerine içerikler üretiyoruz, aynı zamanda Mamobiz isimli ajansımız üzerinden de partnerlerimize Türkiye pazarı başta olmak üzere Çin, Ortadoğu gibi bölgelerde birçok hizmet sağlıyoruz. Ben Mobidictum’un tüm projelerini yürütüyorum.

Gelelim asıl konuya

13 yaşımdan beri içeriklerin peşinde koşturup ilerliyorum demiştim, oradan devam edelim. Bir süre içerik yazınca yazılarınızın daha çok okunması için neleri bilmeniz gerektiğini öğreniyorsunuz. Burada da ucu bucağı olmayan SEO konusu gündeme geliyor.

İnternet üzerinde iş yapan hemen hemen herkes bu SEO kavramını duymuştur. Bir içeriğin başlığı nasıl olmalı sorusundan URL yapısına, oradan “link building”e giden; bu sıralamaları nasıl takip etsek, hangi alanlarda yazmalıyız, rakiplerimiz neler yapıyor, hangi alanlara girebilire kadar birçok soruyu gündeme getiren bir alan SEO. Rakibim ne yapmış, ondan daha iyi ne yapabilirim, uzun uzadıya anahtar kelimeleriyle başlayıp bir içerik havuzu mu inşa etmeliyim… Kesinlikle bir SEO uzmanı değilim, teknik SEO konusunda epey eksik olduğumu düşünüyorum ama pür içerik tarafında birçok şey öğrendim.

Olay yeri: https://twitter.com/emreckartal/status/1319359256601251840

İçeriği nasıl oluşturmalıyız sorusunun ardından ekibinize o içeriklere dair bilgi birikimini aktarmak ve bu aktarma aşamasında nelerden bahsetmek gerektiğini bilmek gerekiyor. “İçerik brief”i önemli. Birlikte iş yaptığınız insanlar sizin bilgilerinizden faydalanamıyorsa orada bir tıkanma başlıyor ki aman aman.

“İçerik brief”i üzerine yukarıdaki video açıklayıcı olabilir.

SEO işin içine girdiği an birkaç araç da karşımıza çıkıyor. Bunlardan benim en çok kullandıklarım Ahrefs ve SEMRush. Bu iki araç özünde aynı işlevi görüyorlar. Ahrefs ve SEMRush ile birlikte anahtar kelime analizi, rakip analizi, sitenizdeki hataların bulunması derken bir anda SEO dünyasının içinde buluyorsunuz kendinizi. Teknik tarafı biraz daha güçlendirmek için ScreamingFrog da öneriliyor. Ahrefs ve SEMRush’ı kullansam da ScreamingFrog tarafında pek tecrübem olmadı.

Tabii içerik okunmadığında da esprisine gülünmeyen komedyen gibi “halk beni anlamıyor” dememek gerekiyor. Rekabet ettiğiniz markaların neler yaptığını ve aynı başlıkları nasıl değerlendirdiklerine göz atarak işe başlayabiliriz. Geceler boyu bununla uğraştım.

Tabii veriyi anlamlandırmak olmazsa olmazlardan. Google Analytics’te sadece siteyi buraya bağlayarak ne kadar anlamlı veri toplayabileceğini az çok biliyordum. Geçen yılla birlikte “goal” alanını verimli kullanmaya başladım. Dönüşümleri takip edebilmek için önemli. Özellikle birden fazla kampanya yürütüyorsanız Analytics’i olabilecek en güçlü şekilde donatmak gerekiyor.

Analytics de kuru kuruya gitmez, bunun verileri daha iyi okumasını sağlayan Google Tag Manager da şart. Tag Manager üzerinden “Tag”, “Variable”, “Trigger” üçlüsünü nasıl kullanabileceğimi öğrendim. Ölçümlenebilecek alanları nasıl yapabileceğime dair fikirlerim oluştu ve en önemlisi bunları aktif olarak kullandım.

Bu ekran görüntüsünü bir sorunla karşılaştığımda almıştım. Gerekli yerleri sansürleyip buraya da atıyorum. =)

Hemen not olarak belirteyim: Yukarıda değindiğim Ahrefs, SEMRush, ScreamingFrog gibi araçların yanı sıra Google’ın Search Console’u da şart tabii. Teknik konuları oradan takip edip oradan hareketle bir bilene danışıyorum.

Organik trafiği aldık, şimdi sırada paralı trafik var. Şimdilerde Google Ads, Facebook Ads’i aktif olarak kullanıyorum. “CPC”, “PPC” düşüyor mu; “CTR” ne durumda, “conversion rate” ne alemde, “A/B test”lerde durum nedir, gelen tıklara göre iş kârlı oluyor mu gibi birçok soru dönüp dolaşıyor kafamda.

Google’da, Facebook’ta, Instagram’da karşımıza çıkan reklamların yanı sıra farklı sitelerde de o siteye aitmiş gibi görünen reklamlar verilebiliyor. Yakın dönemde “native ads” üzerine de ilerlemeye başladım. Taboola’dan devam ediyorum. Reklam verilen paneller genelde birbirinin aynısı olsa da her platformun kendine has birkaç özelliği var. Taboola’da verilerden hareketle bazı sitelere verilen reklamları kesebiliyor/artırabiliyorsunuz. Bütçeyi verimli kullanmak için belirli aralıklarla düzenlemeler yapıyorum.

Detayına fazla girmeyeceğim birkaç konu var, bunlar bizim için biraz gizli konular. 😀 Bu süreçte kendi topluluğumuz ve topluluk konusunda bizimle çalışan partnerlerimizin topluluğu derken topluluk yönetimi üzerine bilgilerimi de epey ilerlettiğimi düşünüyorum. Adobe Photoshop, manuelliğiyle bana krizler geçirtse de Adobe Premiere üzerine de biraz ilerledim, minik de bir After Effects girişimim bulunuyor. 😀

Topluluğun yanı sıra ülkemizdeki birçok YouTuber ile de çalışma fırsatı elde ettik. Türkiye’de oyun sektörü dendiğinde influencer marketing konusu da karşınıza çıkıyor haliyle. Başta Almanya olmak üzere birçok ülkeden markalar ile influencer çalışmaları yapmıştık.

Gelir kaynakları için birçok modeli denedik tabii ama en açık uçlu olanı olan affiliate marketing’i de belirtmeden geçmek istemiyorum. Detayı tabii ki yok. 😀

Şimdilerde Mobidictum’da kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Benim için mini bir MBA tadında geçen bu süreçte birçok insanla tanıştım ve fikirlerini alma fırsatı buldum. Birçok ismin bilgilerinden, tecrübelerinden faydalanırken, BoostRoas’ın akademi tarafındaki etkinliklere de katılıp kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Öğrenme üzerine

Jaques Ranciere’in Cahil Hoca kitabıyla birlikte eğitici, öğretmen, iktidar arasındaki tahakkümü biraz daha kafamda oturtmuştum. Josh Kaufman’ın eğitim üzerine düşüncelerini de okuduktan sonra “Okul eğitim için en verimli kurum olmayabilir mi?” acaba sorusu epey kafamı kurcaladı. Neticesinde üç yıl öncesine kadar kültürel çalışmalar, birkaç ay öncesine kadar da bir MBA eğitimi yapmayı düşünürken, şimdilerde klasik bir MBA eğitiminde olan konuları araştırıp öğrenmeye ve alanında tecrübeli insanlarla oturup bu konuları konuşmaya çalışıyorum. Bu konularda da Aklımdan Düşenler adında bir podcast serim var. Çalma listemi hemen aşağı bıraktım.

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Emre Can Kartal
Emre Can Kartal

Written by Emre Can Kartal

Bir yerlerde bir şeyler kovalıyorum.

No responses yet

Write a response